Silikon İmplant Çevresinde Kapsül Kontraktürü
Silikon implant (protez) ile meme büyütme ameliyatı meme büyütme yöntemi olarak halen “altın standart” olma özelliğini sürdürmektedir ve estetik meme ameliyatları arasında en çok talep edilen yöntemdir.
Amerikan Plastik Cerrahlar Derneği’nin 2019 istatistiklerine göre bir yılda 287.085 kişiye silikon implant ile göğüs büyütme ameliyatı yapılmıştır. Bu ameliyatın en sık gözlenen ve hastaların yeniden ameliyat edilmelerine neden olan geç dönem komplikasyonu ise “kapsül kontraktürü” dür.
Kapsül Kontraktürü Nedir?
İnsan vücuduna herhangi bir yabancı madde yerleştirildiğinde bağışıklık sistemi harekete geçer ve bağ dokusu hücrelerinin sentezlediği bir kılıf ile yabancı maddeyi sararak yabancı madde ile vücut arasına bir bariyer koyar.
Meme büyütme ameliyatlarında kullanılan silikon implantların da etrafında aynı şekilde myofibril lifler, kolajen lifler ve bağ dokusu hücrelerinden (fibroblast ve myofibroblast) oluşan ve “kapsül” olarak adlandırdığımız bir “zarf” bir “kılıf” tüm hastalarda oluşur.
Aslında bu kapsül implantı çevreleyerek kaymasına ve yer değiştirmesine engel olduğu için bir bakıma faydalıdır da. Genellikle oluşan kapsül ince ve esnek olduğu için hastalara bir rahatsızlık vermez ve bir sorun çıkarmaz.
Ancak, bazı hastalarda bazı nedenlerde, silikon implant çevresinde oluşan bu kapsül dokusu, aşırı bağ dokusu sentezine bağlı olarak, normalden daha kalın ve daha sert olur, bir top gibi büzüşmeye, daralmaya ve silikon implantı sıkmaya ve memeyi deforme etmeye başlar. Bu olaya “kapsül kontraktürü” denir.
Kapsül Kontraktürü Neden Olur?
Yıllardır bu konu üzerine yapılan birçok bilimsel çalışma kapsül kontraktüründe birden fazla faktörün rol aldığını ve olayın temelde implant çevresindeki bağışıklık sistemi hücrelerinin düşük şiddette ama sürekli uyarılması sonucu “patolojik boyutta bir yabancı cisim reaksiyonu” geliştiği yönündedir. Kapsül kontraktürüne yol açtığı düşünülen faktörler:
Genetik Yatkınlık: Bazı kişilerin yabancı cisimlere karşı verdikleri yanıt normalden daha güçlü olmakta ve daha fazla bağ dokusu sentezi ile sonuçlanabilmektedir. Nasıl ki bazı hastaların ciltlerinde yapılan kesiler sonrasında aşırı bağ dokusu sentezine bağlı “hipertrofik skar” veya “keloid” denilen kötü yara iyileşmesi oluyorsa aynı olay silikon implantlar için de olmaktadır.
Bu nedenle, otoimmün hastalığı olanlarda aşırı alerjik yapısı olanlarda veya keloid gibi aşırı yara iyileşmesi yanıtı olanlarda kapsül kontraktürü riski biraz daha fazladır denebilir. Ancak, kimlerin genetik olarak böyle bir risk taşıdığı önceden kesin olarak belirlenememektedir.
Düşük Dereceli Bakteriyel Enfeksiyon: Bazı çalışmalarda silikon implant çevresinde biyofilm denilen ve içerisinde farklı mikroorganizmaların olduğu bir tabaka tespit edilmiştir. Silikon implant yerleştirilirken süt kanallarında veya hastanın cildinde yerleşik olan bakterilerin veya dışarıdan bulaşan mikroorganizmaların kapsül kontraktürüne neden olabildiği gösterilmiştir.
Vücudun başka bir bölgesinde oluşan enfeksiyona bağlı kanda yaygın enfeksiyon ajanı bulunduğunda kan yoluyla implant çevresindeki kapsül dokusuna da mikrop taşınması olasıdır.
Silikon Jelin Ortama Sızıntısı: Günümüzde kullanılan silikon implantların çoğunda silikon kılıfların içerisinde daha yumuşak kıvamda silikon jel bulunur.
Eğer bu silikon jel silikon kılıftan dışarı sızıntı yaparsa veya silikon kılıfın bütünlüğün bozulması sonucu içerisindeki jel çevreye çıkarsa kapsül dokusunda şiddetli bir yabancı cisim reaksiyonuna ve kapsül kontraktürüne neden olur. Ek olarak, koltuk altı veya göğüs kafesi içerisindeki bölgesel lenf nodlarında da büyümeye yol açabilir.
İmplant Etrafında Kan Pıhtıları veya Doku Sıvısı Birikimi: Ameliyat sonrasında silikon implant etrafında biriken kan pıhtıları, drenler vasıtasıyla vücut dışına alınmaz veya vücut tarafından tamamen emilmez ise, bakterilerin çoğalması için bir besi yeri görevi görebilmekte ve kapsül kontraktürü riskini artırmaktadır.
Radyoterapi: Meme kanseri tedavisi amacıyla radyoterapi uygulanmış alanlara konulan silikon implantların çevresinde kapsül kontraktürü gelişme oranları çok daha yüksektir.
Normalden Çok Büyük Hacimde İmplant Konulması: İmplant çevresinde aşırı gerilim yaratacak kadar büyük hacimde implantların kullanılması da kapsül kontraktürü riskini artırdığı yönünde görüşler vardır. Bu nedenle önce normal hacimde bir implant konulmalı ve birkaç sene sonra dokular gevşedikten sonra ikinci bir ameliyatla daha büyük hacimli bir implanta geçilmelidir.
Travma: Ameliyat sonrası dönemde memenin maruz kaldığı travmalar sonrasında da kapsül kontraktürü gelişebilmektedir.
Sigara: Bazı kaynaklar sigara kullananlarda bağ dokusu sentezinin ve yara iyileşme sürecinin daha kötü olduğu ve kapsül kontraktürü için risk oluşturduğunu belirmektedir.
Kapsül Kontraktürü Ne Zaman Görülür?
Kapsül kontraktürü gelişimi yavaş ancak ilerleyici bir süreçtir. Olguların %75’i, yara iyileşme sürecinin devam ettiği, ameliyatı izleyen ilk 2 yıl içerisinde ortaya çıkar. Bununla birlikte implant yırtılması gibi farklı nedenlerle ilerleyen yıllarda da sonradan kapsül kontraktürü gelişebilir.
Kapsül Kontraktürü Görülme Sıklığı Nedir?
Farklı çalışma gruplarında farklı oranlar belirtilmekle birlikte ortalama olarak kapsül kontraktürü görülme sıklığı %8-%15 arasında değişmektedir.
Kapsül Kontraktürü Geliştiğini Nasıl Anlarım? Belirtileri Nelerdir?
- İmplant çevresinde karıncalanma ve memede hafif kızarıklık gözlenebilir.
- Memede bölgesel hassasiyetten şiddetli ağrıya kadar değişik derecelerde bir ağrı hissedilir.
- Memeye dokunulduğunda implant çevresinde kalınlaşmış kapsül dokusuna bağlı bir sertlik ve hareket kısıtlılığı hissedilir. Normal bir memede implanta dokunulduğunda implant yumuşak ve hareketlidir.
- Memeye dışarıdan bakıldığında şekil bozukluğu ve asimetri gözlenir. Kapsül dokusunun çevrelediği silikon implantı gittikçe sıkması sonucu memede değişik derecelerde deformasyon gelişir. İmplant normal yerine göre daha yukarıda kalır, sert ve hareketsiz bir nitelik kazanır.
Kapsül Kontraktürünün Dereceleri Nedir?
1.Derece: Meme normal görünüm ve yumuşaklıktadır, herhangi bir belirti veya yakınma yoktur.
2.Derece: Dışarıdan bakıldığında meme şeklinde bir deformasyon gözlenmez ancak memeye dokunulduğunda implant çevresinde bir sertlik hissedilir.
3.Derece: Dışarıdan bakıldığında meme şekli bozulmuştur, dokunulduğunda meme sert ve anormal bir yapıdadır. Ağrı yakınması çok yoktur.
4.Derece: Meme şekli belirgin derecede bozulmuş ve sertleşmiştir. Meme dokunulduğunda sert, hareketsiz, hassas ve ağrılıdır.
Kapsül Kontraktürü Tanısı Nasıl Konur?
Yukarıda bahsedilen klinik belirtiler ve yakınmalarla doktora başvuran hastada en güvenilir tanı testi MRG yani Manyetik Rezonans Görüntüleme yöntemidir. Bu şekilde hem silikon implantın bütünlüğü hem implant etrafındaki kapsül dokusunun yapısı hem de meme dokusunun kendisi incelenmiş olur.
Ultrasonografik inceleme de bir fikir verir ancak yapan doktorun bu konuda yeterince deneyimli olması gerekir. Genel olarak geç dönemde görülebilecek komplikasyonların zamanında fark edilebilmesi adına silikon implant ameliyatından 3 yıl sonra bir kez ve takip eden her 2 yılda bir MRG incelemesi önerilir.
Kapsül Kontraktürü Her İki Memede De Görülür Mü?
Kapsül kontraktürü her zaman her iki memede eşit olarak görülmez. Bazen sadece tek memede görülürken çoğu zaman bir tarafta daha belirgin olmak üzere her iki memede de görülür.
Kapsül Kontraktürünün Cerrahi Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Özellikle 3. ve 4. derece kapsül kontraktürü olgularında bazı cerrahi tedavi yöntemleri söz konusudur.
Silikon İmplantın Çıkartılması ve Yerine Bir Şey Konmaması: Bir yabancı cisim olan silikon implant ve kapsül dokusu çıkartıldığında hem antijenik uyaran hem de diğer risk faktörleri ortamdan uzaklaştırıldığı için, kapsül kontraktürünün en etkin tedavi yöntemidir.
Bu durumda implanta bağlı genişlemiş olan meme derisi ve dokusu içerisi boşalmış ve sarkık bir görünüm alacağı için aynı seansta bir meme dikleştirme operasyonu yaparak küçük ama daha estetik bir görüntü elde etmek mümkündür.
Bu yöntem pratikte en sık tercih edilen yöntem değildir. Çoğu zaman diğer tedavi yöntemleri ile sonuç alınamayan ve tekrarlayan olgularda son çare olarak başvurulur. Seçilmiş olgularda, silikon implant yerine kişinin kendi dokularının bu bölgeye transferi ile meme büyütme işlemi tekrar yapılabilir.
Açık Kapsülotomi: Eski ameliyat izi kullanılarak silikon implanta ulaşılır, implant çıkartılır, cep temizlenir, kubbe gibi oluşan kapsül dokusuna içeriden yatay ve dikey düzlemlerde kesi yapılarak kapsül yüzeyi tekrar genişletilir ancak kapsül dokusu çıkartılmaz.
Yeni silikon implantlar konularak ameliyat sonlandırılır. Bu yöntem pratikte daha hızlı ve kolay olsa da yeniden kapsül kontraktürü oluşma oranı yüksek olduğundan günümüzde çok tercih edilen bir yöntem değildir.
Kapsülektomi: Ameliyatta silikon implantın çevresindeki kapsül dokusunun bir kısmının veya tamamının cerrahi olarak çıkartılması işlemidir.
Bakterilerden zengin biyofilm tabakasının, silikon parçalarının, kalsifikasyon odaklarının ve kontraktürde aktif rol alan myofibroblastların bulunduğu kapsül dokusunun ortamdan uzaklaştırılması tedavide oldukça etkin bir rol oynar.
Kapsülektomi işlemi deneyim gerektiren ve bazı komplikasyon riskleri taşıyan bir cerrahi işlemdir. Kapsülektomiye gerek olup olmadığı ve gerekiyorsa nasıl bir kapsülektomi yapılacağı hastadan hastaya ve ameliyatı yapacak plastik cerrahın deneyimine göre değişebilmektedir.
Çıkartılan kapsül dokusunun rutin patolojik incelemeye gönderilerek bu dokularda herhangi bir tümör hücresi olup olmadığının araştırılması ve dokunun tamamen kapsül dokusundan ibaret olduğunun teyit edilmesinde yarar vardır.
İmplant Yerinin Değiştirilmesi (Yeni Cep Oluşturma): Silikon implantın bulunduğu cebin yeri değiştirilerek yeni bir cep oluşturulması ve yeni silikon implantların bu yeni cebe konulması kapsül kontraktürü tedavisinde önemli bir yöntemdir.
Özellikle kas üstü-meme altı planda oluşturulan bir cebe yerleştirilmiş olan implantların çevresinde oluşan kapsül kontraktürünün tedavisinde göğüs kası altında oluşturulacak yeni cebin kullanılması son derece etkili bir yöntemdir.
Eğer implant kas altı bir cepte ise kas üstü planda yeni bir cep oluşturulabilir. Ancak uzun süre basıya maruz kalan kas ve meme dokusundaki incelme nedeniyle her zaman bu değişim mümkün olmayabilir. Bu durumda implant çıkartıldıktan sonra kapsül dokusunun ön yüzü alt yüzü üzerine kapatılır ve ön yüz ile göğüs kası arasında yeni bir cep oluşturulabilir.
Aselüler Dermal Matriks: İnsan, domuz veya sığır derisinin dermis kısmının bazı işlemlerle hücrelerden arındırılarak tabaka halinde kullanıma sunulduğu bir materyaldir.
Silikon implantlar bu madde ile kısmen veya tamamen sarıldığında silikon implant ile çevresindeki dokular arasında doğrudan bir temas olmadığı için kapsül kontraktürü oluşma oranlarında ciddi düşüş olduğu ileri sürülmektedir. Özellikle radyoterapi görmüş alanlarda, tekrarlamış olan kapsül kontraktürlerinin tedavisinde veya kas altı yerleşimli kapsül kontraktürlerinin tedavisinde kullanımı gündeme gelmektedir.
Silikon İmplant Değişimi: Kapsül kontraktürü olgularının cerrahi tedavisinde en sık kullanılan kapsülektomi ve cep değişimi işlemleri yapıldığı esnada çıkartılan eski silikon implantlar da yenileri ile değiştirilir. Eğer çıkartılan implantlar cep boyutuna göre daha büyük hacimde ise yeni oluşturulan cebe uygun olan daha küçük hacimli implantlar tercih edilir.
Kapsül Kontraktürünün Ameliyatsız (Cerrahi Dışı) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kapalı Kapsülotomi: Silikon implant çevresindeki kapsül dokusunun dışarıdan uygulanan kuvvet uygulanarak patlatılması, yırtılması esasına dayanır. Bazı komplikasyonları ve yüksek nüks oranları nedeniyle günümüzde kullanılan bir yöntem değildir.
İlaç Tedavisi: Kapsül kontraktürünün oluşumunda temel rol oynayan iltihabi süreci baskılayan bazı ilaçların yararlı olduğunu bildiren çalışmalar vardır. Bunların başında lökotrien antagonistleri olarak bilinen ve alerjik astım veya alerjik rinit gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar gelmektedir.
Özellikle başlangıç aşamasındaki olgularda veya daha önce kapsül kontraktürü nedeniyle ameliyat edilmiş olgularda bir önlem olarak kullanılabileceği bildirilmektedir.
Ultrasonik Dalga Tedavisi: Aspen Harmonizer gibi aletlerle kapsül dokusuna dışarıdan kontrollü ultrasonik dalga uygulamasının sağlıklı kolajen oluşumunu tetikleyerek kapsül dokusunu yumuşattığını bildiren çalışmalar vardır.
Yeni Konulacak Olan Silikon İmplantın Yüzeyi Nasıl Olmalı?
Pürtüklü yüzey (textured surface) implantların etrafında düz yüzeyli (smooth surface) implantlara göre daha az kapsül kontraktürü geliştiğini ileri sürülmektedir. Bununla beraber, implant yüzey özelliklerinin kapsül kontraktürü oluşumunda anlamlı bir rol oynamadığını belirten çalışmalar da mevcuttur.
Son yıllarda implant çevresinde görülen anaplastik büyük hücreli lenfoma olgularının pürtüklü yüzey implantlarda daha fazla görüldüğünün bildirilmesi üzerine düz yüzeyli implant kullanımı yönünde bir eğilim ortaya çıkmıştır. Bu konuda tam bir görüş birliği yoktur. Ben kendi pratiğimde tüm hastalarıma düz yüzeyli implant kullanıyorum.
Kapsül Kontraktürü Tedavi Sonrası Tekrarlar Mı?
Kapsül kontraktürünün tedavisinde gerekli cerrahi işlemler tamamen yapılsa dahi, silikon implantların çıkartılıp yerlerine yenilerinin konmadığı olgular hariç, tekrarlama riski bulunmaktadır. Eğer kapsül kontraktürüne yol açan, patlamış bir implant gibi, belirgin bir neden varsa bu neden ortadan kaldırıldığında kapsül kontraktürünün nüks etme ihtimali çok daha düşüktür.
Masaj Kapsül Kontraktürü Gelişimini Önler Mi ?
Ameliyatı takip eden haftalarda silikon implantlara masaj yapılarak kapsül dokusunu esnetmek gevşetmek yönünde bir uygulama vardır. Ancak, masajın yararı da tartışmalıdır. Masaj yapılırken faydadan çok zarar da verilebilir. Bu konu ameliyatı yapan plastik cerrahi uzmanına danışılmalıdır. Ben kendi hastalarıma masaj önermemekteyim.
Kapsül Dokusu Zararlı Mıdır?
Kapsül dokusunun kendisi zararlı değildir ve acil tedavi edilmesi gerekmez. Ancak, kapsül kontraktürü belirtileri implant çevresinde gelişen “Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma” belirtileri ile benzerdir. Bu nedenle tanı ve tedavi aşamasında çok iyi bir değerlendirme yapılmalıdır.
Meme manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve ultrasonografik yöntemlerle incelenmelidir. Bir kitle varlığı araştırılmalı, implant çevresinde sıvı birikimi varsa bu sıvıda sitolojik tetkik yapılmalıdır. Ameliyatta kapsül dokusu çıkartıldığında patolojik inceleme yapılmalıdır.
Kapsül kontraktürü tedavisinde kapsülün tamamının çıkartılması zorunlu değilken anaplastik büyük hücreli lenfoma olgularında implant çevresindeki doku daha radikal bir şekilde tamamen çıkartılmalıdır.
Kapsül Kontraktürü Olmaması İçin İlk Meme Büyütme Ameliyatında Dikkat Ettiğim Noktalar
Kendi pratiğimde meme büyütme ameliyatı yaptığım hastalarda bugüne kadar ameliyat gerektirecek derecede belirgin bir kapsül kontraktürü ile tekrar bana başvuran bir hastam olmadı. Bu sonuca etki eden faktörleri şöyle sıralayabilirim:
- Meme kanseri nedeniyle radyoterapi gören hastalara silikon implant uygulamıyorum.
- Uzun yıllardır kullanımda olan ve kalitesini kanıtlamış bir silikon implant markasını tercih ediyorum. Her yeni çıkan markayı denemiyorum.
- Silikon implantı meme altı kıvrımından yaptığım bir kesiyi kullanarak koyuyorum, mümkün olduğunca süt kanallarını kesmekten kaçınıyorum.
- Olguların büyük çoğunluğunda kas altı (dual plan) cep hazırlıyorum ve bu cebe implantı koyuyorum.
- Ameliyat esnasında olası enfeksiyona karşı çok ciddi önlemler alıyorum.
- Çok titiz kanama kontrolü yapıyorum.
- Ameliyat sonrasında oluşan kan ve doku sıvılarını dışarı almak üzere mutlaka dren kullanıyorum ve drenaj miktarı yeterince azalana kadar drenleri çekmiyorum.
- Hazırladığım cebin boyutlarını zorlayacak derecede büyük hacimli implant koymaya çalışmıyorum.
- Masaj önermiyorum.
- Ameliyat sonrası ilk 6 hafta özel korse kullandırıyorum.
Size Uygun Tedavi Seçeneği Hangisidir?
Kapsül kontraktürü yakınması ile başvuran her hasta plastik cerrahi uzmanı tarafından etraflıca değerlendirildikten sonra olası tedavi seçenekleri belirlenir. Her yöntemin artı ve eksileri hasta ve doktoru arasında tartışılır ve bir karara varılır. Tedavi yaklaşımları ve tercihleri bağlamında plastik cerrahlar arasında farklılıklar olabilir ve bu doğaldır.